Bir Yıldız Kaydı dilden dile, kuşaktan kuşağa, bireyden bireye aktarılagelen anlatı’larla örülüdür. Bu yapısı dolayısıyla da yazarın romanları arasında farklı bir yeri vardır…

Bir Yıldız Kaydı günümüzde, İstanbul’daki İstiklal Caddesi’nde beklenmedik bir anla başlayıp, 1860’lara kadar uzanan, özellikle Büyük Savaş sonrasının toplumsal-siyasî alt üst oluşları içinde, doğdukları, yaşadıkları yerden göçmek zorunda kalan bir ailenin rastlantılarla yol alan serüvenidir. Bu serüven, tarih içinde bazen dost bazen düşman iki şehirde, kuruluşları binlerce yıl öncesine tarihlenen Trabzon ve Batum’da geçer, İstanbul’a uzanır…

Bir Yıldız Kaydı, kocası kayıp ve babasını yitirmiş bir kadının, annesi ve beş küçük çocuğuyla birlikte tarihin devrimle değiştiği topraklardan, yeni bir devletin kurulduğu anayurduna güçlüklerle gidişi, ayakta kalma ve ailesini yaşatma mücadelesinin anlatısıdır. Mustafa Suphi, Mustafa Kemal, Yahya Kahya, Kâzım Karabekir, Nâzım Hikmet gibi nesnel gerçeklikteki tarihî karakterler de bir şekliyle anlatıya dahildir…

Anlatılanların ne kadarı doğru, ne kadarı gerçek, ne kadarı bir düş, bir hayal dünyasının üstüne kurulu.

Kim bilir…

Anlatılar, kuşaktan kuşağa, dilden dile, kulaktan kulağa serüvenlerini sürdürüp durdu…

Bir insanlık serüveni olarak…

Düşsel bir sonsuzluk evreni olarak…